Beni sürekli aşağılar, hakaret ederdi
Acının yeri takas olurdu: Arkadaşlarımın kahkahalarına, bakışlarımla kin öfke biçerdi. O yıllarımı bugün bile buruk bir hüzünle anımsarım.Öğretmenimin duygusal hırpalamaları ders aralarında da devam ederdi. Sonrasında..
Teneffüslerde koşarken beni yakalar, beyaz yakamdan tutardı:
” Aptal öğrenci, nereye böyle?” Derdi.
Çimdik atardı kollarıma.
Annem beni yıkarken bakır leğende, sorardı kolumdaki derin çizik ve morlukları:Nasıl oldu bunlar?”
Verdiğim yanıt hep aynıydı.
” Arkadaşlarımla kavga ettim.”
Bir dayak da annemden yerdim, sebepsizce…
Tabi bu hakaretler, bilinçaltımı ne şekilde etkilediyse en basit derslerimde dahi başarısız olurdum.
1. sınıfta müzikten kaldım.
4. sınıfta matematikten kaldım.
7. yılda 5 sınıfı tam geçememiştik.Sınav olduk da geçmiştim.
Müzik sorusu: Bize bir şarkı söyler misin?
Yanıt: Daha dün annemin kollarında…olmuştu.
Matematik sorusu: Çarpım
Matematik sorusu: Çarpım tablosunu bize okur musun?Yanıt: Ezbere olmuştu. Bilemediğim yerleri ardıma sakladığım parmaklarımı abaküs yerine sayarak başarmıştım…
Ve öyle haketmiştim diplomamı.lime diplomamı tutuşturan Muhterem öğretmenim, kulağıma şöyle fısıldamıştı:
” Biliyor musun? Sen hayatta hiç adam olamayacaksın kızım?Kulağımdan hiç gitmez o biber acısı, yürek yakan sözleri…
Ortaokulu hep
Ortaokulu hep matematik ve ingilizceden ikmale kalarak bitirmiştim.
3. yılın sonunda üç ders yılın sınavlarını ter dökerek atlatmıştım. Şükür ki, çift dikiş yapmayıp, sınıfta kalmadan geçmiştim sınıflarımı.
Ama ilkokul öğretmenimin aklımdaki izleri hiç silinmiyordu…Gelelim liseye… Kaynak:=zilzablog com hikayeler net